Deliver At All Costs – İnceleme
21 okunma

Deliver At All Costs – İnceleme

ABONE OL
23/05/2025 17:00
Deliver At All Costs – İnceleme
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bakın sayın Oyungezerler, gelin şöyle hep beraber oturup bi’ kafa yoralım. Biz neden oyun oynuyoruz? Yani temel amaç belli, eğlenmek tabii. Ama şöyle bir oturup düşününce, aslında belli bir yaşın üzerindeyseniz günlük rutin içerisinde oyun oynamak bir eğlence – rahatlama aracından ziyade, hayat düzeninizin bir parçası değil mi? Sizi bilemem, ama benim için -özellikle son zamanlarda- tam olarak böyle. Oyun oynamak iyi vakit geçirmek için yaptığım bir aktivite gibi gelmiyor artık, konfor alanım içeresinde nefes almak, her zaman yaptığım ve yapabildiğim şeyi yapmak, bir görevi yerine getirmek gibi bir şey haline geldi sanki. “Sıkıldım yeaa, gireyim de iki el Starcraft patlatayım” demiyorum artık. Otomatik olarak elim konsola veya PC’ye gidiyor. Bitirmek zorundaymış gibi hissettiğim oyunları oynuyor, bitirince salgıladığım dopaminden kaynaklı kısa bir haz yaşıyor ve yenisine geçiyorum. Ee kardeşim, böyle mi başladık biz bu işe yahu?

Derkeeen, bazen bir oyun çıkıveriyor ve oyun oynamanın aslında ne kadar eğlenceli ve manyakça bir şey olduğunu hatırlatıyor. Ratatataam! Buyursunlar, Deliver at All Costs işte tam olarak böyle bir aydınlanmaya davet ediyor bizleri. Ne yapalım, gelin bu davete hep birlikte icabet edelim madem.

Bir küçük beklenti meselesi

Deliver at All Costs öyle tuhaf bir oyun ki, beklentilerinizi doğru ayarlarsanız inanılmaz bir eğlence potansiyeli barındırıyor. Ama yüksek beklentilerle, hatta daha da gaddarlaşırsak sektör standardında beklentilerle girerseniz ciddi bir hayal kırıklığı yaşamanız da olası. Onun için ufaktan bir optimizasyon yapalım isterseniz.

DaAC, aslında öyle çok da ahım şahım bir yapım değil. Çok keyifli bir fizik motoru üzerine kurulu bir kaos şöleni. Ama teknik olarak bir sürü falsosu var. Günümüz klasmanına pek uygun olmayan karakter modellemeleri, tuhaf bir hikayesi, oldukça basit oynanış mekanikleri var. Ama tüm bunları görmezden gelmenizi sağlayacak seviyede bir eğlence vaat ediyor. Teknik eksikliklerini 2000’lerdeki oyunların ruhuyla çok güzel örtüyor, gamepad’i elinize her aldığınızca sizi keyiflendirecek yeni bir şeyler sunmayı da başarıyor.

Özetle: görkemli, epik, büyük bir oyundan bahsetmiyoruz. Dramatik ve kaliteli bir hikaye sunan, sanat tasarımı güçlü bir indie oyundan da bahsetmiyoruz. Goat Simulator gibi anlamsız bir kaos dalgasından hiç bahsetmiyoruz. Şey gibi düşünün, aile evindesiniz, soğuk bir kış akşamı televizyon karşısında yatmışsınız, üzerinizde kalın ve yün bir battaniye var. Kumanda babanızın elinde, saçma sapan bir kanalda saçma sapan bir aksiyon filmi açıyor ve siz de yarı uyur vaziyette arada filme bakıyorsunuz. Filmin ortasında uyanıyorsunuz, üzerinize bir huzur ve sıcaklık çökmüş, Jackie Chan büyük oyunu durdurmak üzere birilerini döverek çatıdan aşağı atıyor, millete çatal kaşık fırlatıyor, kaçırılan esas kızı kurtarıp onunla öpüşüyor ve kötü adamı üstü başı yırtık şekilde polislere teslim ediyor… İşte bu sahne size tuhaf bir keyif veriyorsa, bu oyuna ilişkin beklentilerinizi doğru ayarladık demektir.

Ablacım bi’ kod alabilir miyim? Tamamdır daire kapısı önüne bırakıyorum

Oyunumuzda ana karakterimiz Winston. Winston aslında oldukça parlak, hatta dahi denebilecek kadar parlak, mühendislik işlerine kafası çok fena basan, fakat biraz dışarıya kapalı bir tip. Memlekette kirasını ödeyemez vaziyete geldiği için bir kargo şirketi olan We Deliver kapsamında kurye olarak çalışmaya başlıyor. Fakat tabii ki hikayemiz bundan ibaret değil, Winston’ın geçmişi aslında oldukça karanlık. Mesela Winston kim, böyle parlak bir adam Türkiye’de yaşamadığı halde neden böyle bir mesleği tercih etti (sosyal eleştiri: başarılı), Winston geçmişte neler yaşadı… Tüm bu soruların cevabı, senaryo ilerledikçe yavaş yavaş açılıyor, senaryo da sürükleyici ve tahmin edilemez bir hal alıyor.

Evet doğru duydunuz, senaryo falan diyorum. Ne oyunun tanıtım videolarından ne de görsellerinden bu oyunun ayakları yere basan bir senaryoya sahip olduğu izlenimine kapılmamıştım. DaAC bu konuda beni fena ters köşe yaptı. Hikaye anlatımına bu kadar önem vereceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Üstelik hikaye yalnızca boş boş akmıyor, gittikçe sürükleyici bir hal de alıyor. Yanlış anlaşılmasın, Death Stranding gibi epik hikayeli bir kurye oyunu (evet böyle tanımladım lütfen vurmayın) da değil bu. Biraz bayat, takip etmesi zor, hatta gittikçe absürtleşen bir senaryo var ortada. Ama oyunun niteliği gereği tam da böyle bir senaryoya ihtiyaç var zaten. Oyun kendi senaryosunu fazla ciddiye almıyor, biz niye alalım?

Efendim lütfen açar mısınız kapıyı?

Senaryo bakımından geçer nota yakın alsa da; tahmin ettiğiniz üzere oyunun vurucu noktası hikayesi değil. Oynanış etmenleri tam kıvamında hazırlanmış. Şahsen ben izometrik GTA’lardan (GTA 2 ile GTA Chinatown Wars arası) aldığım keyfin ta kendisini aldım diyebilirim.

Temelde açık dünya olan oyunumuz, üç temel kısımdan oluşuyor. İlk iki kısımda mevzular aslında benzer nitelikte. Winston ilk bölümde yeni işinde tutunmaya çalışırken, ikinci bölümde We Deliver ve Winston’a dair birçok şey açığa kavuşuyor. Ama oynanış etmenleri paralel gidiyor. Winston ikametinden çıkıyor, şirkete gidip kargo teslimi minvalinde bir görev alıyor ve ortalık inanılmaz karışıyor. Oyunun son kısmı ise kargo götürme muhabbetini bir kenara bırakıyor, daha hikaye odaklı bir yapı ile çeşitli görevler sunuyor.

Oyunun büyük çoğunluğu kargo alıp kargo teslim etmekten ibaret gibi duruyor, farkındayım. Ama aslında her kargonun ayrı bir deliliği, ayrı bir mekaniği var. Mesela bir görevde nükleer bomba taşıyorsunuz, en ufak bir hasarda bomba patlayıveriyor, bir başka görevdeyse asabi UFO’ların fotoğraflarını çekmeye çalışıyorsunuz. Bir görevde patlayan bir yanardağdan apar topar kaçıyorsunuz, başka bir görevdeyse aracın arkasına koyduğumuz belediye başkanı heykeline kuşların pislemesine engel olmak için aşırı derecede hız yapmak zorunda kalıyorsunuz. Tuhaf. Anlamsız. Keyifli.

Siz yine de kargo aracı deyip geçmeyin

Oyuna yine kafadan bir puan daha sağlayan etmenlerden biri de araç ve çevre fiziği mekanikleri. Araç kullanmak çok keyifli ve akıcı. İnsanın araçtan inesi gelmiyor vallahi. Şirket arabamızı çevreden bulduğumuz veya satın aldığımız materyallerle geliştirebiliyoruz da hatta. Bunun dışında diğer araçları kullanmak da çoğu zaman farklı bir keyif veriyor.

Bu arada araç dinamikleri ne kadar keyifliyse, araç dışı aktiviteler de o kadar kuru ve bayağı. Karakter modellemeleri zayıf, karakter hareketleri ise çok sınırlı. Mesela başka insanları sadece itebiliyoruz. Onlar da bizi itebiliyor. Polisle mi takıştınız? Tamam, polisi itiyorsunuz. Polis düşüyor. Kalkana kadar vaktiniz var. Bu kadar yani, ne bir dövüş ne de aksiyon var ortada. Meh. Gel de araçtan in şimdi…

Keramet sadece araçta değil tabii, aracın vurduğu, ezdiği, parçaladığı şeylerde de hiç fena sonuçlar çıkmıyor ortaya. Fizik motoru ve çevresel etmenler çok keyifli. Neredeyse her şey ve her yapı parçalanabiliyor. Garip bir şekilde tatmin ediyor bu arada bu durum. Ben ki her oyunu iyilik meleği gibi oynarım, hiçbir NPC ile kaba konuşamam; ama bu oyunda yıkılmadık yer, dağıtılmadık yuva bırakmadım vallahi. 🙂 Zaten yukarıda uzun uzun bahsettiğim anlamsız keyfin en büyük yapı taşını da bu eğlenceli yıkım hissiyatı sağlıyor.

Atmosferik kurye caz

Bu arada oyun 1950’lerde geçiyor. Aslında o dönemin atmosferi hiç de fena yansıtılmamış. Oyunun ilk ve orta bölümlerinde geçmişin keyifli yönü, neşeli caz atmosferi, retro kokulu plaj halleri vb. bolca varken, sonlara doğru daha noir, yağmurlu, sigara kokulu siyah beyaz dedektiflik filmi kıvamında bir atmosfere bırakıyor kendini. İki atmosferi vermekte de başarılı diyebiliriz.

Atmosfer konusunda en büyük eleştirim ise müziklere yönelik. Yahu döneme bakın, hedeflediği duygulara bakın. Kafada müzikler çalmaya başlıyor zaten. İlk bahsettiğim keyifli kısımlar için Fallout’vari, sonlara doğru oluşan noir atmosfer için de L.A. Noir’veri müzikler canlandı değil mi kafanızda? İşte oyun da benzer bir şeyler düşünmüş, ama bunu yalnızca serpiştirmekle yetinmiş. Müzik çeşitliliği o kadar zayıf ki, yer yer sıkılıp oyunun müziğini kapatasım bile geldi. Abartmıyorum, şu anda olduğundan on kat falan daha fazla müzik olması gerekirdi bence. Yahu çoğunluğu arabada geçen bir oyunda müziklere çok ama çok dikkat edilmesi gerekmez mi? 30 yaşında adamım, hala Self-Control çaldığında “hehehe Vice City” diyorum. Atmosfer için o kadar önemli yani müzikler bence.

Olur öyle ufak tefek şeyler ya

Oynanış bu kadar dolu dolu olmasına rağmen, kimi teknik eksiklikleri de göze batmıyor değil. Mesela karakter animasyonları 10 sene öncesinde kalma gibi, yukarıda da bahsettiğim üzere araç dışı oynanış çok sığ, yükleme ekranları bazen oyunun temposunu düşürebiliyor, ama yine de eldeki oyunun kıymetini düşürmeye yetmiyor tüm bu olan biten. Görevlerde öyle keyifli bir çeşitlilik sağlanmış ve yıkılan, patlayan saçılan çevre bu çeşitliliğe o kadar iyi yedirilmiş ki, göze kötü gelen şeyler çok da önemli gelmiyor insana. “Öff, hadi geç bunları oyuna devam etmek istiyorum,” hissiyatını günümüzde çok hissetmiyoruz. Onun için, saf bir eğlence koması peşindeyseniz Deliver at All Costs doğru adres gibi duruyor.

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

GÜNDEM

Az önce

Havada uçabilen yeni bisiklet Star Wars’tan fırlamış gibi…

SPOR

Az önce

Real Madrid’de bir devir sona erdi! Luka Modric gözyaşlarıyla veda etti

GÜNDEM

3 saat önce

Patates tarlada, çiftçi borçta: Zincir marketler ve tarım politikaları Çukurova’yı vuruyor

GENEL

3 saat önce

Spot piyasada doğal gaz fiyatları – 24 Mayıs 2025

GÜNDEM

8 saat önce

Emekli kurban isyanında: “Biz ancak rüyamızda alırız kurbanlığı”

GÜNDEM

8 saat önce

Avrupa’nın işlek caddesine Atatürk’ün ismi verildi

EKONOMİ

13 saat önce

Dünyanın en uzun ömürlü arabaları açıklandı: Yıllara meydan okuyorlar

EKONOMİ

13 saat önce

TCMB zorunlu karşılık oranını artırdı

GÜNDEM

13 saat önce

AKP’li hiçbir fani açıkta kalmıyor

MAGAZİN

22 saat önce

Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu hapis cezasına çarptırıldı

GÜNDEM

22 saat önce

Adana’da dehşet! Temizlik görevlisi esnafı bıçakla öldürdü

SPOR

23 saat önce

Fenerbahçe Beko – Panathinaikos maç sonucu: 82-76

EKONOMİ

1 gün önce

Otomobil piyasasında bir devir kapanıyor: Onlarca araç üretimden kalkacak

GÜNDEM

1 gün önce

DEM Parti PM sonuç bildirgesini açıkladı: ‘Eşit yurttaşlık ilkelerine dayalı mutabakata ihtiyaç var’

GÜNDEM

1 gün önce

Emekliler isyan etti: ‘Tatili düşünmek hayal oldu’

GÜNDEM

1 gün önce

Terörist anmasına izin vermedi, görevden alındı: Vali Bülent Tekbıyıkoğlu ilk kez konuştu

EKONOMİ

2 gün önce

Tesla siparişlerinde ‘VPN’ skandalı

SPOR

2 gün önce

Luka Modric resmen duyurdu! “Bernabeu’daki son maçım”

GÜNDEM

2 gün önce

D vitamini almak yaşlanmayı yavaşlatıyor

GENEL

2 gün önce

İkinci Boğaziçi vakası! Çocuk evliliğini meşrulaştırmıştı: Yine Karaman’da üniversitede konferans verdi

ethereum
Ethereum (ETH) $ 2,560.51 0.22%
bitcoin
Bitcoin (BTC) $ 108,979.00 0.02%
official-trump
Official Trump (TRUMP) $ 13.06 1.98%
tether
Tether (USDT) $ 1.00 0.01%
bnb
BNB (BNB) $ 676.65 1.26%
xrp
XRP (XRP) $ 2.35 0.39%
tron
TRON (TRX) $ 0.271158 0.41%
litecoin
Litecoin (LTC) $ 96.59 2.09%
matic-network
Polygon (MATIC) $ 0.235481 3.06%
melania-meme
Melania Meme (MELANIA) $ 0.345587 4.28%
dogecoin
Dogecoin (DOGE) $ 0.228182 2.95%
solana
Solana (SOL) $ 177.04 1.70%