CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara’da düzenlenen Çağdaş Gazeteciler Derneği 2024 Yılın Başarılı Gazetecileri Ödül Töreni’nde konuştu.
Törende gözaltında olduğu için katılamayan gazeteci Timur Soykan’a destek veren Özel, iktidarın gazetecilik üzerindeki baskılarını sert sözlerle eleştirdi. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun geçmişte yaşadığı süreci örnek gösteren Özel, gazetecilerin susturulmaya çalışıldığını vurguladı.
Gözaltında olması nedeniyle törene katılamayan Soykan’ın gönderdiği mesaj salonda okundu.
Mesajında “Hakikati yazmaya, basın özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz” diyen Soykan’a destek veren Özel, konuşmasında “Bu, hayatımın en unutulmaz ödül töreni” ifadelerini kullandı.
Murat Ağırel’le birlikte Timur Soykan’ın gözaltına alınmasına tepki gösteren Özel, “Evinde bulunabilen, ifadesi alınabilecek bir gazetecinin sabahın köründe tiyatral şekilde gözaltına alınması, hepimize gözdağı vermek içindi” dedi.
Özel, İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı için başvurduğu gün, İstanbul Üniversitesi’ne gönderilen diploma iptali talebini hatırlatarak “Aynı anda hem adaylık başvurusu, hem de 31 yıl önce verilen diplomanın iptal girişimi… Bu tesadüf değil” ifadelerini kullandı.
Özel, “Memleketi utanmadan, sıkılmadan distopik romana çevirdiler. Çağlayan Adliyesinde iyi hal indirim kostümü kiralanıyor 2 bin liraya. 3 bin liraya kaçak kiralıyorlardı. Sonradan Adliye Vakfı, ‘Bunu biz yapalım, hiç olmazsa makbuz keselim. Gelir elde edelim’ diye üstüne aldı. Kadını dövmüş, öldürmüş, cinayet işlemiş. İyi halden yararlanmak için son duruşmada bir tane elbise bir kravat gerekmiş, onu da devletin adliyesinde kiraya veriyorlar ki hakim beyin gözünü boyasın diye” diye konuştu.
Özgür Özel sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hem Meclis kürsüsünde teker teker depremde yıkılan ve yakınları mağdur olan isimleriyle anılan apartmanların davalarının her hafta dile getirmeye çalışırken hem bölgede milletvekillerimiz yapılan deprem bölgesindeki sıkıntılara aktarırken her sene olduğu gibi sevgili Melike’nin şahane sağlık haberlerinden biriyle yine ürperirken diğer taraftan TRT‘den birilerine işini iyi yapıyorsa buranın ödül verebildiğini görüp onların sürgünde olup ödül alamadıklarını görüp haberin kendi kendini ve vakanın kendi kendini doğruladığına bu kadar şahit oluyorken gerçekten her birisi birbirinden kıymetli.
Rejimin iki yüzlülüğünü, rejimin aslında işte bir tanesi de ödülü veren mülakat mağdurunun torpilini, kire bulaşmışlığını, suça bulaşmışlığını, herkese çıkar örgütü için suç oluşturma falan lekesini, kendi elindeki karayı silmeye çalışırken aslında bir iftirayla neleri yapmaya çalıştıklarını ve hepimizin gördüğü bildiği gibi bir darbe girişiminin içinde gençler tarafından, halk tarafından geri püskürtülmüş başarısız bir darbe girişimi sürecinin içinde olduğumuzu iliğimize kemiğimize kadar hissediyoruz.”
“Memleketin cumhurbaşkanı seçme özgürlüğüne darbe yapıyorlar, seçilmiş belediye başkanına darbe yapıyorlar. Türkiye’deki hukuk güvencesine darbe yapıyorlar. 31 yıl önce verilmiş diplomayı iptal edince devlet kendi verdiği bir kağıdı siyasi amaçla iptal edince hangi kağıdın garantisi kalıyor Türkiye’de? Sonra yabancı yatırımcı bekliyorlar. Tapunun mu garantisi var mülk edineceksin? Ya da bononun mu garantisi var günü gelince sana ödeyecek? Hisse senedinin mi garantisi var, gelsin alsın millet, öbür gün satacağım derse yok bunun karşılığı derse. Sonra ekonomi niye kötü gidiyor, niye borçlanıyoruz, niye risk primi yükseliyor niye böyle? Hepsi böyle gözümüzün önünden tam bir yılın film şeridi gibi geçti.”
“Çağdaş Gazeteciler Derneği’ne ilişkin benim de son bir yıl içinde, içinde bulunduğum 7-8 yıllık çok başarılı bir film şeridinde önemli bir değişim oldu. Her bir ödülü ben de verirdim, ‘Özgür Özel sen bir ödül verecek olsan, çok şahsına münhasır bir yerden bir ödül verecek olsan hangi gazeteciye verirsin’ derlerse 8-9 yıl önce, Demirören Grubu satın aldıktan sonra çalıştığı grubu, attığı fikirden, açıkladığı görüşten dolayı mobbingle işinden ettikleri biri vardı. Sekiz yıl boyunca bana katlandı. Aklımın yarısından fazlasıydı. Yani Manisa Milletvekili Özgür Özel’den CHP Genel Başkanı olduysa burada en çok emeği olan, bu derneğin de bir üyesiydi ve ilk başta gelmek istemediğinde ‘Ben mesleğimi yapacağım başkanım, bana müsaade edin’ demişti.
Olmadı, olmadı. Bulamadı. Mesleğini yapacağı güne kadar bizim yanımıza gelmişti. O aradaki sürede biz Genel Başkan olduk. Genel Başkan ya da Genel Merkezin basından sorumlu kişisi, başdanışmanı olmak yerine ilk fırsatta gazetecilik yapmak üzere aranıza döndü. Ben Meriç Tafolar’a, hepinizin şahsında çok teşekkür ediyorum.”
“İlk günden beri tanıdığım Kıvanç Başkan’ın şahsında bütün dernek üyelerine özellikle bu dönemde Duvar’a çok üzülüyoruz, bir şeyler yapmaya çalışılıyor falan ama maalesef bir ilerleme de olmadı. Sadece iki kişi koca Duvar’dan herhalde NTV’ye girmiş. Onun dışında biz CHP’de dışarıya verilen hiçbir işi dışarıya vermedik. Ve bir olan gazeteci kadromuzu, işsiz gazetecilerle dayanışma için çünkü her biri çok kıymetli arkadaşlar, dokuza çıkardık ve satın alınan hizmetleri içeriden meslektaşlarınız yapıyor. Ümit ediyorum bir gün tekrar Türkiye’de, buradaki gibi gazetecilerle işte yandaş basında, onlara katlanmak zorunda kalanlar, yoksa işte dün akşam Türkiye’de yabancı basının temsilcilerinin ihraç edilmesini savunan Rusya tipi işleri savunan sapkın adamları, özünü kaybetmiş gözü dönmüş adamları meslektaşınız olarak ifade etmek istemem ama Türkiye’de öyle CHP iktidarında falan değil, yani çok belli ki bu seçim bundan sonra demokrasi ile otokrasi arasında olacak.
Bir tercihte bulunulacak. Orada demokrasi tarafında olan kimseden ayrı kalmaya, bizim iktidarımız olacak falan demeye değil, demokratların iktidarı olacak. O demokratların içinde sosyal demokratı, muhafazakar demokratı, milliyetçi demokratı, Kürt demokratı, liberalleri ama kim varsa otokrata karşı mücadele edecek. Biz onlarla birlikte olacağız ve bu ülkede bu baskıcı tek adam rejimini önce değiştireceğiz.”
“Sonra da bu rejimi bir daha şöyle inşa etmeyeceğiz. ‘Bugün onlarındı, ele geçirelim bizim olsun.’ Bir daha kimsenin basını ele geçiremeyeceği bir Basın Kanunu, bir daha kimsenin yargıyı ele geçiremeyeceği bir yargı reformu, bir daha kimsenin siyasete etik dışı işler karıştıramayacağı bir siyasi etik yasası, bir daha Türkiye’yi kimse Avrupa’dan koparamasın diye Greko Kriterleri, bir daha bu yolun geri dönüşü olmasın diye Avrupa Birliği’ne tam üyelik yürüyüşüyle bu ülkede bütün gazetecilerin yeniden özgürce mesleklerini yapabilecekleri günleri inşa edip, ben ümit ediyorum Cumhuriyet Halk Partisi’nde gazetecilik eğitimi gereği yapanların dışında, bir gazetede mesleğini tam olarak yapmak yerine bizde çalışan bütün arkadaşların da birer gazeteye gidip ertesi gün özgürce bizi bile eleştirebilecekleri günler gelene kadar birlikte mücadeleye devam edeceğiz.”
“Timur Soykan’ın özgürlüğünü ümit ediyorum. Ümit ediyorum bu sefer şaşırtırlar. Ümit ediyorum bir tanesi, savcının talebine rağmen ‘Gerek yok tutuklamaya’ demeye cesaret eder. O cesaret edeni de hepimiz biliyoruz, ertesi gün icra mahkemesine filan sürüyorlar. Ama şundan çok eminim. Bu sefer evet, geçen seneden daha kötüyüz ve daha kötüye gitmeye devam ediyoruz. Ama bu sefer ahlaki üstünlük bizde, psikolojik üstünlük bizde, çoğunluk enerjisi bizde, gençler bizden, biz gençlerden razıyız, insanlar artık sokakları, meydanları, Erdoğan’dan geri aldılar. Geri vermeye hiç niyetimiz yok. Onun çizdiği sınırlar içinde bir muhalefetle, ‘Efendim yabancı basına konuşma, bizi oraya…’ Hayır. Her gün dört tanesine konuşurum.
Eğer bir ülkede darbe varsa, nasıl 15 Temmuz’da çaldı kapımızı, ‘Sizin ilişkileriniz iyi, anlatın dünyaya’ diye. Nasıl bir ülkede darbe, bütün dünyanın konusuysa, nasıl bir ülkede hak ihlalleri, insan hakkı ihlalleri, bir ülkenin meselesi değil bütün dünyanın meselesiyse bunu bütün dünyaya, dünyadaki bütün kurumlara, Avrupa Birliği’ne, Avrupa Konseyi’ne, NATO’ya her yere, Avrupa’da Kanarya Sevenler Derneği varsa kapısını çalabiliyorsam anlatabiliyorsam ona da. Bütün yabancı basına, Japonya’da trende basılan 13 milyon tirajlı gazetelere anlattım. Çin’e anlattım. Bütün dünyadaki yabancı basına bu rezaleti anlatacağız. bu gençlerin geleceğini bu tek adama karartmayacağız. Size söz veriyorum. Hepinizi saygı ile selamlıyorum.”
MAGAZİN
6 saat önceSPOR
7 saat önceSPOR
7 saat önceGÜNDEM
7 saat önceGÜNDEM
7 saat önceSPOR
7 saat önceEKONOMİ
11 saat önceGÜNDEM
11 saat önceMAGAZİN
11 saat önceEKONOMİ
12 saat önceGÜNDEM
12 saat önceEKONOMİ
12 saat önceGÜNDEM
12 saat önceGÜNDEM
12 saat önceEKONOMİ
1 gün önceGÜNDEM
1 gün önceSPOR
2 gün önceSPOR
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önce