06 Temmuz 2025 Pazar
Microsoft, PC’deki Xbox uygulamasına uzun zamandır beklenen bir özelliği eklemeye başladı. Artık Steam, Epic Games Store, Battle.net ve diğer bazı mağazalardan indirilen oyunları doğrudan Xbox uygulaması üzerinden başlatmak mümkün olacak. Şu anda Xbox Insider programına katılanlar için sunulan bu özelliğin ilerleyen dönemde tüm kullanıcılara açılması bekleniyor.
Bu yeni sistem ilk olarak mart ayında sızdırılmıştı ve görünüşe göre yıl sonunda çıkması planlanan ROG Ally X gibi taşınabilir oyun cihazlarıyla birlikte tam olarak kullanıma sunulacak. Bu sayede kullanıcıların masaüstüne hiç uğramadan, doğrudan kontrolcüyle oyunlarını başlatabilmesi hedefleniyor.
Desteklenen mağazalardan indirilen oyunlar “Kütüphanem” ve “Son Oynananlar” bölümlerinde otomatik olarak gözükecek. Dilerseniz Ayarlar > Kütüphane ve Uzantılar bölümünden belirli mağazaları gizlemek de mümkün olacak.
Microsoft’un verdiği bilgilere göre ilk etapta firmanın sahip olduğu Battle.net bu sisteme dahil edilecek. Sonrasında ise Steam ve Epic Games Store desteği gelecek. GOG, EA App, Ubisoft Connect veya Itch.io gibi diğer platformlar hakkında açıklama yapılmasa da son aşamada bunların da sisteme dahil olması bekleniyor.
MICROSOFT’UN YENİ PLANI
Bu yenilik aslında Microsoft’un daha büyük bir planının ilk adımı. Şirket, özellikle taşınabilir oyun cihazlarında Windows’un masaüstü ağırlığını ortadan kaldırarak daha konsol benzeri bir deneyim sunmak istiyor. Özellikle son dönemde Windows 11 temelli çıkan taşınabilir bilgisayarların büyük eleştiriler alması, firmayı bu konuda radikal adımlar atmaya itmişe benziyor.
Bu vizyonun ilk somut örneği, bu yıl piyasaya çıkması beklenen ROG Xbox Ally cihazları olacak. Windows 11’in dokunmatik ve elde taşınabilir cihazlar için hala yetersiz kalan arayüzüne karşı Microsoft’un çözümü tam ekran, kontrolcü odaklı bir Xbox arayüzü olacak. Yeni sistem, tıpkı Steam Deck’teki SteamOS gibi, kullanıcıyı masaüstünden uzaklaştırıyor ve oyunları doğrudan, platform fark etmeksizin tek bir merkezden başlatmaya odaklanıyor.
Liverpool’un forvet oyuncusu Diogo Jota ve kardeşi Andre Silva’nın aileleri ile arkadaşları, Portekizli futbolcuların İspanya’da geçirdikleri trafik kazasında hayatlarını kaybetmelerinin ardından, cenaze töreni için naaşlarının getirildiği kilisede bugün bir araya geldi.
Liverpool kulübü tam kadro törende hazır bulundu. Teknik direktör Arne Slot, kaptan Virgil van Dijk, Andy Robertson, Alexis Mac Allister, Darwin Nunez, Cody Gakpo, Joe Gomez, Ryan Gravenberch gibi isimler törende yer aldı.
ABD’de Kulüpler Dünya Kupası maçına çıkan Ruben Neves, maç biter bitmez Portekiz’e uçtu ve Jota’nın cenaze törenine katıldı. Ruben Neves, Jota’nın hem milli takımdan hem de Wolves’tan eski takım arkadaşı, tabutu taşıyan tek futbolcu oldu.
Liverpool’un kaptanı Van Dijk, Jota’yı son yolculuğunda yalnız bırakmadı.
Jota’nın vefatından henüz 11 gün evlendiği eşi Rute Cardoso ise, Jota’nın tabutunun başında güçlükle ayakta durdu.
Manchester United’dan Bruno Fernandes, Manchester City’den Ruben Dias ve Bernardo Silva, eski takım arkadaşı Fabinho, menajeri Jorge Mendes, teknik direktör Andre Villas-Boas gibi pek çok ünlü isim de hazır bulundu.
Duygu dolu anların yaşandığı törende TVI’ye konuşan Bernardo Silva, Diogo Jota’nın asla unutulmayacağını belirterek, “Andre ve Jota için ailesinin hissettiği acıyı hayal bile edemiyorum. Hepimiz için harika bir arkadaş olan Jota hakkında biraz konuşmalıyım. Tutkusu, iradesi ve kararlılığı, hayatta başarılı olmasını ve parlak bir kariyere sahip olmasını sağladı. Bundan daha önemlisi, bir insan olarak… kalan anılar… Jota her zaman kalbimizde olacak. Her kahvaltıda, öğle yemeğinde, akşam yemeğinde, milli takım toplantısında, PlayStation’da veya kart oyununda her zaman hazır bulunacak” dedi.
Öte yandan gözler Jota’nın Portekiz Milli Takımı’ndan takım arkadaşı Cristiano Ronaldo’yu aradı. Süper yıldız cenaze törenine katılmazken, İngiliz basını Ronaldo’nun cenazeyi gölgelememek adına törene katılmamış olabileceğini yazdı.
Türkiye Barolar Birliği’nden, CHP’li belediyelere yönelik yapılan yeni operasyonlara ilişkin yapılan açıklamada, “Bu sabah Adana, Adıyaman, Antalya ve Büyükçekmece belediye başkanlarının gözaltına alındığı haberlerini endişeyle takip ediyoruz. İstanbul, İzmir, Adana, Batman, Hakkari, Kars, Mardin, Mersin, Siirt, Şanlıurfa, Tunceli ve Van’da yaşanan tutuklamalar ve kayyım atamalarıyla birlikte düşünüldüğünde, ortaya çıkan tablo hukuk devleti ve demokratik rekabet ilkeleri açısından ciddi sorunlar doğurmaktadır” denildi.
Anayasa Mahkemesi’nin seçilmiş kişilere yönelik gözaltı ve tutuklama gibi özgürlüğü sınırlayan tedbirlerin yalnızca zorunlu ve istisnai durumlarda uygulanabileceğini defalarca vurguladığı aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Bu tür işlemler, sadece bireylerin özgürlüğünü değil, seçilme ve temsil hakkını da ortadan kaldırmakta; seçmen iradesine doğrudan müdahale anlamı taşımaktadır. Türkiye Barolar Birliği olarak ceza soruşturmalarında gözaltı ve tutuklamanın istisnai tedbirler olduğunu bir kez daha hatırlatıyor, seçimle göreve gelen kişiler söz konusu olduğunda çok daha özenli ve ölçülü bir yaklaşım gerektiğini vurguluyoruz.”
Açıklamada, Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “şüphelilerin yalnızca bir özel müdafii ile görüştürülmesi” yönünde verilen talimatın, açıkça Ceza Muhakemesi Kanununa aykırı olduğunun ve savunma hakkını kısıtladığının altı çizilerek, “Yine gözaltına alınan meslektaşımız Avukat Onur Büyükhatipoğlu’nun mesleki faaliyetleri nedeniyle bu işlemlere maruz kaldığı yönündeki iddiaları da ciddiyetle ele alıyor, savunma hakkının ve avukatlık mesleğinin bağımsızlığının korunması için süreci yakından takip ediyoruz” denildi.
Geliştirilen bu yeni yöntem, yüksek hızlı elektronik cihazlar için kritik bir engeli ortadan kaldırabilir. Massachusetts Institute of Technology (MIT), Georgia Tech ve ABD Hava Kuvvetleri Araştırma Laboratuvarı’nda görev alan araştırmacılar, geleneksel silikon çiplerin üzerine doğrudan galyum nitrür (GaN) transistörler yerleştirmeyi başardı. Bu gelişme, hem ısı üretimini azaltıyor hem de sinyal gücünü artırarak gelecek nesil cihazların önünü açıyor.
Galyum nitrür, özellikle yüksek frekanslı veri iletimi ve enerji verimliliği konularında üstün performans sunmasıyla bilinen bir yarı iletken. Bugüne kadar mobil baz istasyonlarından veri merkezlerine kadar birçok alanda kullanılan bu malzeme, yüksek maliyetleri ve üretim zorlukları nedeniyle yaygın olarak kullanılamıyordu. MIT öncülüğünde geliştirilen bu yeni yöntem ise bu duruma pratik ve ekonomik bir çözüm getiriyor. Araştırmacılar, GaN transistörleri silikon çiplerin üzerine sadece ihtiyaç duyulan alanlara yerleştirerek hem malzeme israfını hem de maliyetleri azaltmayı başardı.
Yeni yöntem özetle her biri birkaç yüz mikron büyüklüğünde olan GaN transistörlerinin, silikon çip üzerine tek tek yerleştirilmesiyle çalışıyor. Bu işlem sırasında, hem GaN transistörlerde hem de silikon çipte bulunan mikroskobik bakır sütunlar kullanılıyor. Bu sütunlar birbiriyle hizalanarak, 400°C’nin altında gerçekleşen birleştirme süreciyle bir araya getiriliyor. Bu düşük sıcaklık aynı zamanda hassas yarı iletken yapıların zarar görmesini önlüyor.
Daha önce kullanılan pahalı ve yüksek sıcaklık gerektiren altın yerine, burada tercih edilen bakır; hem daha ucuz hem de elektrik iletkenliği açısından çok daha avantajlı oluyor diyebiliriz. MIT ekibi, bu hassas işlemi gerçekleştirebilmek için vakum emiş sistemiyle çalışan özel bir yerleştirme aracı da geliştirmiş.
DAHA GÜÇLÜ, DAHA SERİN
Yeni üretim tekniği sayesinde ortaya çıkan hibrit çiplerle yapılan ilk testlerde, geleneksel silikon çiplere kıyasla daha geniş bant aralığı ve daha yüksek sinyal gücü elde edildi. Ayrıca kompakt tasarımı sayesinde ısı dağılımı da daha iyi yapılıyor; bu da yüksek performanslı elektroniklerde sıkça yaşanan ısınma sorununa doğrudan çözüm sunuyor.
Araştırmacılar, bu teknolojinin sadece mobil iletişim ve veri merkezleriyle sınırlı kalmayacağını düşünüyor. GaN’ın düşük sıcaklıklardaki üstün performansı, gelecekte kuantum bilgisayar sistemlerinde de önemli rol oynayabilir.
Seray Şahinler – Ekrem Yalçındağ yeni sergisinde, doğanın tam ortasında, binlerce yıllık zeytin ağaçlarıyla karşı karşıya… Sanatçının farklı dönemlerinden eserlerin yer aldığı “Nature. Form. Perform.” adlı sergi Alaçadatı’daki Warehouse by The Stay’de sanatseverlerle buluştu. Yalçındağ sergide birbiriyle konuşan eserleriyle izleyiciyi doğanın derinliklerine, formun inceliklerine ve performansın canlılığına davet ediyor.
İzmir merkezli FA Sanat Galeri ortaklığıyla gerçekleştirilen sergide sanatçının 2018 yılından günümüze uzanan, son üç döneminden seçilmiş işler var. Doğanın kendine has temsilleri sanatçının renkleri ve pratiğiyle doğanın tam ortasında kendini hatırlatıyor. Doğa bir sonsuzluklar tekrarı, Ekrem Yalçındağ da çizgilerinde ve renklerinde bu sonsuzluk döngüsünü izliyor. Sanatçı doğaya bir teşekkür değerindeki eserlerinde malzeme olarak da doğadan yararlanmış. Eserlerin yapımında kullanılan ağaç baskı ve ipek baskı teknikleri, bu bağın hem fiziksel hem meditatif yansıması.
Yalçındağ, sergiye adını veren “Nature” elementini eserlerindeki doğa temsilinden, “Form”u eserlerin içeriğindeki tekniklerden ve yuvarlak yapılardan alıyor. “Perform” ise her birinin bir araya geldiği canlandırmayı temsil ediyor. Sanatçı, karakteristik motiflerinin çıkış kaynağının doğa olduğunu söyleyerek doğayla kurduğu ilişkiyi şu sözlerle anlatıyor: “Doğadan yola çıkmama rağmen yıllarca renk konseptiyle uğraştım. Doğanın betimlemesi ve onunla kurulacak ilişkiden ziyade renklerin anlamı üzerine çok çalıştım. Bu iki seriyle doğa tanımlanabilir hâlde benim resimlerimde ortaya çıkmaya başladı. 1994’te ilk örneklerini verdiğim motifler 2018’de başka bir şeye dönüştü. Her ne kadar kaynağı doğa olsa da görsel olarak doğayla ilişkiyi ilk kez bu resimlerimde ortaya koydum. Doğanın varlığı, ağaç baskı ve doğanın ağaç üzerindeki kendi izini oluşturması sürecinde de bitki motifleri serigrafiyle yapıldı. Resimlerime bakıldığında doğayı hatırlatmasını istiyorum.”
Eskiz yapmadığına ve motiflerini hatırlayacak şekilde sabitlediğine dikkat çeken sanatçı üretim sürecinde birçok kişiyi davet ettiğini ve resimlerle konuştuğunu sözlerine ekliyor.
Sanat yaz molası vermiyor
Özellikle pandemiden sonra sanat büyük şehirlerden ve kapalı alanlardan çıkıp, yaz döneminde Ege ve Akdeniz’de yeni açılan mekânlarda yolculuğuna devam ediyor. Ekrem Yalçındağ da Alaçatı’daki sergisini işaret ederek “Frankfurt’tan İstanbul’a gelip Türkiye’de çalışmaya başladığım yıllarda yaz döneminde sanat bitiyordu. Son yıllarda galerilerin Bodrum’da gelip sergiler açmaları, üç-beş ay orada kalmaları Türkiye’de sanatın sürekliliğini sağlamaya vesile oldu. Bunu değerli buluyorum. Çeşme, Urla gibi daha çok tatil ve gastronomiyle bilinen yerlerde de sergilerin düzenlenmesi sanatın kesintisiz olarak devam etmesine katkıda bulunuyor” ifadelerini kullanıyor.